Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Bir toplumda geçerli olan üretim güçleri ve üretim ilişkileriyle üst yapı kurumlarının karşılıklı bağlılık ilişkileri içinde oluşturdukları uyumlu bütün.
Bir toplumda kanun ve kurallara uygun düşen yapı: "Bu öykü bize, geçilmekte olunan yeni toplumsal düzenin bütün ipuçlarını açıkça gösterir." - Selim İleri.
Bu bağımlılığın nedeni insanın doğasındaki bencil ve çıkarcı olmasıdır. Çoğu kez duygularına ve tutkularına kapılan insanın, kişisel istek ve hırslarını, kin ve düşmanlıklarını öne çıkararak, düzenli bir toplum içinde yaşamayı olanaksız kılar. Bu nedenle toplumsal düzeni sağlayacak olan kurallara ve bireyi bu kurallara uymaya zorlayan din, devlet, ahlak, aile gibi kurumların varlığına ihtiyaç duyulmuştur. Bu da yeterli gelmediği için daha güçlü bir otoriteye gereksinim doğdu ve bu otorite giderek kurumsallaşarak devlet örgütünü yarattı.
Başkalarına boyun eğdirme gücünü nereden aldığı konusu siyasal iktidarları hiç ilgilendirmiyor. Ancak, araştırdığımızda görüyoruz ki, bir toplumda yöneten-yönetilen farklılığının ortaya çıkışı, çoğu kez ekonomik nedenlere dayandığı gibi, zaman zaman dinsel, yada biyolojik nedenlerden kaynaklanabilir. Yada Hobbes, Locke, Rousseau gibi sözleşmeci düşünürlerin dile getirdiği gibi, insanlar düzenli bir toplum içinde yaşayarak doğal haklarını güvence altına almak amacıyla sahip oldukları hakların bir bölümünü akılcı bir yaklaşımla ve kendi özgür istençleriyle yöneticilere devretmiş de olabilirler. Öyleyse, asıl sorun, insanların neden bir otoriteye boyun eğme gereksinimi duyduklarıdır. İnsanı yaradılışı gereği bencil ve çıkarcı sayan düşünürler, çoğu kez duygularına ve tutkularına kapılan insanın, kişisel istek ve hırslarını, kin ve düşmanlıklarını öne çıkararak, düzenli bir toplum içinde yaşamayı olanaksız kıldığını savunurlar. Öyleyse, bir arada yaşamak zorunda olan insanlar varlıklarını sürdürebilmek için akıl ve istençlerini hırs ve arzularının önüne koyabilselerdi, o zaman nihilizmin temel dayanağı güçlenecekti. Böylece, nihilist ve anarşist düşüncenin, insanın somut dünyasını yadsıyan, en yüksek değerleri değersiz kılan öğretisi haklılık kazanacak ve toplumsal düzeni sağlayacak olan kurallara ve bireyi bu kurallara uymaya zorlayan din, devlet, ahlâk, aile gibi kurumların varlığına da gerek kalmayacaktı. Oysa, insanın doğası bir arada ve düzenli biçimde yaşamayı olanaksız kılınca güçlü bir otoriteye gereksinim doğdu ve bu otorite giderek kurumsallaşarak devlet örgütünü yarattı.
Soru : Sosyal düzen nasıl devam ettirilir, bununla ilgili teoriler nelerdir ?
Tarih: 2013-10-27 22:00:00
Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Toplumsal Düzen Nedir
Bu Yazıda Neler Var:
Bir toplumda kanun ve kurallara uygun düşen yapı: "Bu öykü bize, geçilmekte olunan yeni toplumsal düzenin bütün ipuçlarını açıkça gösterir." - Selim İleri.
Bu bağımlılığın nedeni insanın doğasındaki bencil ve çıkarcı olmasıdır. Çoğu kez duygularına ve tutkularına kapılan insanın, kişisel istek ve hırslarını, kin ve düşmanlıklarını öne çıkararak, düzenli bir toplum içinde yaşamayı olanaksız kılar. Bu nedenle toplumsal düzeni sağlayacak olan kurallara ve bireyi bu kurallara uymaya zorlayan din, devlet, ahlak, aile gibi kurumların varlığına ihtiyaç duyulmuştur. Bu da yeterli gelmediği için daha güçlü bir otoriteye gereksinim doğdu ve bu otorite giderek kurumsallaşarak devlet örgütünü yarattı.
Sosyal Düzen Nedir
En ilkelinden en gelişmişine kadar hangi toplum tipine bakarsak bakalım, toplumsal yapıda ilk gözümüze çarpan şey, insanlar arasında belirgin bir eşitsizliğin varlığı olmaktadır. Yönetim hakkını elinde bulunduranlar, toplumun ayrıcalıklı kesimi olarak, toplumsal tabakalaşma piramidinin üstünde yer alırken, yönetilenler hep alt katmanları oluşturuyor. Böyle bir yapılaşmada önemli olan, bir insanın, yada bir topluluğun, başka bir insanı yada insanları bir şeyi yapmaya, yada yapmamaya zorlama hakkını nereden aldığı sorusunu yanıtlamaktır. Toplumu yönetme hakkını, yani otoriteyi elinde bulundurmak demek olan siyasal iktidar olgusunu incelemeye başladığımızda iki temel öğeyle karşılaşıyoruz: Bunlardan biri, başkalarına boyun eğdirmek (itaat), diğeri de bunu sağlayacak olan zorlayıcı güce ve araçlara sahip olmak…Başkalarına boyun eğdirme gücünü nereden aldığı konusu siyasal iktidarları hiç ilgilendirmiyor. Ancak, araştırdığımızda görüyoruz ki, bir toplumda yöneten-yönetilen farklılığının ortaya çıkışı, çoğu kez ekonomik nedenlere dayandığı gibi, zaman zaman dinsel, yada biyolojik nedenlerden kaynaklanabilir. Yada Hobbes, Locke, Rousseau gibi sözleşmeci düşünürlerin dile getirdiği gibi, insanlar düzenli bir toplum içinde yaşayarak doğal haklarını güvence altına almak amacıyla sahip oldukları hakların bir bölümünü akılcı bir yaklaşımla ve kendi özgür istençleriyle yöneticilere devretmiş de olabilirler. Öyleyse, asıl sorun, insanların neden bir otoriteye boyun eğme gereksinimi duyduklarıdır. İnsanı yaradılışı gereği bencil ve çıkarcı sayan düşünürler, çoğu kez duygularına ve tutkularına kapılan insanın, kişisel istek ve hırslarını, kin ve düşmanlıklarını öne çıkararak, düzenli bir toplum içinde yaşamayı olanaksız kıldığını savunurlar. Öyleyse, bir arada yaşamak zorunda olan insanlar varlıklarını sürdürebilmek için akıl ve istençlerini hırs ve arzularının önüne koyabilselerdi, o zaman nihilizmin temel dayanağı güçlenecekti. Böylece, nihilist ve anarşist düşüncenin, insanın somut dünyasını yadsıyan, en yüksek değerleri değersiz kılan öğretisi haklılık kazanacak ve toplumsal düzeni sağlayacak olan kurallara ve bireyi bu kurallara uymaya zorlayan din, devlet, ahlâk, aile gibi kurumların varlığına da gerek kalmayacaktı. Oysa, insanın doğası bir arada ve düzenli biçimde yaşamayı olanaksız kılınca güçlü bir otoriteye gereksinim doğdu ve bu otorite giderek kurumsallaşarak devlet örgütünü yarattı.
Soru : Sosyal düzen nasıl devam ettirilir, bununla ilgili teoriler nelerdir ?
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx